3 Ocak 2011 Pazartesi

"Mona Rosa"

 Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller...

"Sezai KARAKOÇ" 




Şiirin Hikayesi ;

Mona Roza şiirinin her kıtasının baş harflerine dikkat edersek Muazzez Akkayam ismi ortaya çıkar.
Sezai Karakoç üniversitedeyken bir okul arkadaşına sevdalanır.. Fakat kendisini yakışıklı bulmadığı için ona bir türlü açılamaz...
Bir gün cesaretini toplayıp aşkını Muazzez Hanım´a arzeder..
Fakat reddedilince çok üzülür..
Neyse okullar tatil olur..Muazzez hanım Geyve´de yazlıkta kalmaya başlar..
Sezai Karakoç ta tam karşısındaki yazlığın bahçesinde bahçıvan olarak çalışmaya başlar..
Her gün karşılıksız sevgi duyduğu sevgilisinin pencereye çıkmasını bekler..
Derken okul başlar Sezai evlenme teklif eder Muazzez'ine yine reddedilir, Muazzez sınıfın en hovarda öğrencisine aşıktır çünkü..
Okul biter Muazzez hovarda delikanlı ile evlenir..
Sezai Karakoç 19 yaşındayken okulun kantininde yazar Mona Roza şiirini..
Birgün öğrenirki o canını verecek kadar sevdiği Muazzez'i mutsuz evlilik yapmış ve eşinden boşanmıştır.
Sezai Karakoç katıldığı bir törende Mona Roza şiirini okur ve bu şiiri ilk kez orda okumuştur...
Muazzez Hanım da ordadır ve bu şiirin kendine yazıldığını anlar şiir bitince salonda müthiş bir alkış tufanı kopar Sezai karakoç sahneden tam ineceği sırada Muazzez Hanım koşarak yanına gelir
ve beni hala istiyor musun der!!!
Sezai Karakoç çok ama çok sevmesine rağmen verdiği cevap şudur 'ARTIK MONA ROZA YAZILDI'
Bunu duyan Muazzez eve gider ve ertesi gün Muazez Hanımın intihar ettiği haberi duyulur....
O gün bugündür Sezai Karakoç evlenmemiş ve kimseyi sevmemiştir....
Bu sevgi kendisini İlahi Aşka ulaştırmıştır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder